Değerli takipçiler, yoğunluk sebebiyle her zaman olmasa da yazılarıma devam etmeye çalışıyorum.

Hepimizin bildiği gibi otizmi tanımlarken 3 temel alanı ifade ederiz.

Sosyal etkileşimde yetersizlik, iletişimde problemler, sınırlı ilgi alanı-takıntılar…

Otizm oldukça geniş bir yelpaze. Ancak bana bütün otizmlilerde ortak olan alan ne derseniz sosyal etkileşim bozuklukları derim. Çünkü otizm, temelde bir sosyal etkileşim bozukluğudur.

Sosyal etkileşim yaşa göre farklı beklentilerin olduğu bir alandır.

6 aylıkken sosyal gülümseme bekleriz.

1 yaşında adına tepki beklerken, 2 yaşında bütün jest mimikleri algılayıp buna uygun duygusal tepki vermesini bekleriz.

3 yaşında parkta arkadaş edinebilmesini, 4 yaşında kurallı oyunları oynayabilmesini bekleriz.

İlkokulda bir sürü arkadaşının olmasını, ortaokulda arkadaşlarıyla buluşup gezmeye gitmesini bekleriz.

Lisede sevgilisinin olmasını normal karşılarız.

Sosyal gelişim bu şekilde sürüp gider.

Ancak otizme baktığımızda bütün bu süreçlerde çok ciddi sıkıntılar görürüz.

Peki gelişimleri neden akranlarından bu kadar farklı olarak seyrediyor? Bunu anlamak için beyine bakmak gerekiyor.

Otizmin nörolojik olarak beyinde bazı bölgelerinde yapısal farklılıklar olduğuna yönelik her geçen yıl yeni kanıtlar geliyor.

Bu konuda beynimizin ödül mekanizmasını anlamak gerekiyor.

Beynimizde striatum adında bir bölüm var. Striatum, bazal gangliyonun bir parçasıdır - beynin merkezinde derin nöron kümeleri. Bazal gangliyon, biliş ve sosyal davranışı kontrol eden serebral korteksten sinyaller alır.

Özellikle striatum, korteksten istenen hedefler hakkında sinyal verir ve bazal gangliyondaki diğer nöronları bu hedeflere ulaşmak için eylemler başlatmaya yönlendirir. Ayrı olarak, duyu bilgilerini işleyen ve serebral korteks ile iletişim kuran bir beyin bölgesi olan talamusu da uyarır - bir kişinin bir eylemi nasıl başlattığını ve durdurduğunu kontrol eden bir döngü oluşturur. Talamus ayrıca kortekse ek olarak doğrudan striatuma sinyaller gönderir, böylece tüm devre birden fazla birbirine bağlı döngülerden oluşur.

Otizmle bağlantılı birçok gendeki mutasyonlar , striatumun yapısını ve işlevini bozar . Hayvanlarda yapılan çalışmalar bunu desteklemektedir. Örneğin, bir farede striatum nöronları bozmak tekrarlayan davranışları ve sosyal sorunları tetikler.

Beyin görüntüleme çalışmaları da otizm ve striatum arasındaki bağlantıyı desteklemektedir. Örneğin, striatumun bazı kısımları otizmi  olan insanlarda büyür . Striatum tipik olarak çocuk olgunlaştıkça daralır, ancak bir rapor otistik çocuklarda ve genç yetişkinlerde büyümeye devam ettiğini göstermektedir. Genişleme durumu olan çocuklarda tekrarlayan davranışların şiddeti artar.

Otizmli bireyler, sosyal bir ödül sunan görevleri tamamladıklarında striatumda alışılmadık derecede düşük aktivite gösterirler. Ve onların striaları, ödülün işlenmesinde yer alan beyin bölgeleriyle alışılmadık derecede zayıf bağlantılara sahiptir. Sosyal ödülün işlenmesindeki zorluklar, otizmli bazı kişilerin neden sosyal etkileşimlere çok az ilgi duyduklarını açıklayabilir. 

Bir hedefe ulaşmak için motivasyon bulmak. Başarısız olmaya rağmen, daha fazla çaba sarf etmeye değer olduğuna inanmak. Günlük yaşamınızda çok belirleyici ve önemli olan bu şeylerin tümü beynin ödül merkezi tarafından yönetilir.

Beynin her yarım küresinde bir ödül merkezi bulunmaktadır; bunlar, karmaşık ödül sisteminizi şekillendiriyorlar. Beynin bu alanı sayesinde zevk alır, yeni bilgiler oluşturur ve günlük hayatınız için gereken motivasyonu bulursunuz.

Beynin ödül merkezi, zevk ve ödüllendirme sisteminin temeli olan o büyüleyici beyin yapısıdır. O olmadan, sizi insan yapan o gücü, serbestliği ve durdurulamaz enerjiyi kaybedersiniz. Tüm insanlar kişisel hedeflerini, duygusal hedeflerini, cinsel ihtiyaçlarını, bilgi arzusunu veya diğer motivasyonlarını yerine getirmeye çalışırlar.

İşte bu noktada otizmli bireyler sosyal ödülleri işlemekte zorlandıkları için bize göre sosyal davranışları pek fazla yapmamaktadırlar. Örneğin düzgün yürümek(insanlara rezil olmamak), toplulukta argo-küfür konuşmamak(insanlara rezil olmamak), kılık-kıyafetine dikkat etmek(insanlara rezil olmamak),…

Aslında sosyal hayatta birçok şeyi diğer insanların hakkımızda olumsuz düşünceleri olmasın diye yaparız… Örneğin bir adada tek başına yaşayan bir insan olsak bir süre sonra sosyal davranışlarımızın çoğunu artık yapmamaya başlarız. Adadaki ağaçları, kumları vb şeyleri önemsemeyiz. İşte otizmliler için de sosyal hayatta diğer insanlar adadaki ağaçlar gibi bir önem arz etmiyor. Onlar en temel birincil ihtiyaçlarına ulaşmak için yeterli motivasyona sahipler. Onun dışında diğer insanlara göre kendilerini şekillendirme noktasında bir adım atmıyorlar.

Normal gelişimde daha en küçük yaştan itibaren bebekler sosyal hayatı anlamaya ve öğrenmeye motivedirler. 2 yaşındaki bebek babam benimle oynasa da o esnada ben de bir şeyler öğrensem ve onların yaptığı gibi yapsam derdindedir. 2 yaşında otizmli bebek için ise babasının ona takıntılı olduğu oyuncağı alıp vermesi çoğu zaman yeterlidir. Artık babasına ihtiyacı yoktur. Yaş ilerledikçe benzer süreçler devam eder. Bir süre sonra artık sosyal hayatla ilgili anlamlı bir öge kalmaz. 

Evet belki henüz bu konuda tıbbi bir çözüm önerisi bulunmamaktadır. Ancak doğru eğitim metodlarıyla belirli bir orana kadar -bizimle aynı motivasyonla olmasa bile- sosyal hayata uyum sağlamaları için birçok beceriyi onlara öğretebilmekteyiz.

Eğitimlerde hep söylüyorum birçok otizmli konuşmayı öğrenebiliyor, takıntıları en az inebiliyor veya tamamen bitebiliyor. Ancak sosyal etkileşim bozukluğu en ağır otizmden en hafife kadar hepsinde ortak olan nokta. Yıllar geçse de çocuktan çocuğa değişiklik gösterse de sosyal hayata uyum sağlamada yaşanan sıkıntı otizmlilerin peşini tam olarak hiçbir zaman bırakmıyor…

Saygılar

Berat ÇELİK

18.02.2020